Dünyada 8 milyar insan arasında birbirine tıpatıp benzeyen insan var mıdır acaba? Evet tek yumurta ikizleri dahi zaman içerisinde, çevresel faktörlerin etkisiyle birbiri ile olan benzerlikleri farklılaşır. Genetik yakınlığımız ve yaşanılan habitat nedeniyle belli bir toplumsal benzerlikle ırklar oluşmaktadır. Asya tipi göz kapakları, özellikle orta ve uzak Asya’da genel olarak görülen göz kapağı yapısıdır. Bu yazımızda Asya tipi göz kapağı yapısından ve blefaroplasti (göz kapağı estetiği) ameliyatı hakkında bilgiler aktarmaya çalışacağım.
Asya Tipi Göz Kapağı Yapısı
Göz kapağımızı oluşturan cilt, kas, kıkırdaksı yapı olan tars, yağ paketleri ve cilt katlantıları gibi yapılar ve bu yapıların birbirine olan bağlantıları ve ilişkilerinden oluşmaktadır. Asyalı ve Asyalı olmayan kişilerdeki kapak yapıları ve birbiriyle olan bağlantıları farklıdır. Yine belli bir düzeyde Asyalı insanlarda dahi bireysel bazı farklılıklar görülebilmektedir. Asyalı insanlarda aşağıda saydığımız önemli bazı kapak yapı farklılıkları görülmektedir. Bunlar;
- Asyalı olan insanlarda üst göz kapağı çizgisi kirpiklere oldukça yakındır. Asyalı olamayan insanlarda üst göz kapağı çizgisi ile kirpik mesafesi 8-10 mm arasında iken Asyalı insanlarda bu mesafe 4-6 mm arasındadır. Bunun temel sebebi üst göz kapağı çukurluğunu oluşturan yapıların (septum, cilt, üst göz kapağı kas lifleri ve tarsın) birleşim yerinin kirpikli kenara yakın olmasıdır.
- Asyalı insanlarda Asyalı olmayanlara göre üst kapak daha şiş bir görüntü vermektedir. Bu şiş görüntü adeta kirpiklere kadar uzanabilmektedir. Bu görüntünün sebebi de üst göz kapağı oluşturan çukurluğun kirpiklere yakın olması nedeniyle bu çukurluğun arkasında bulunan yağ paketlerinin daha aşağıda yerleşmesinden kaynaklıdır.
- Asyalı insanların %90’ında görülen bir diğer yapıda epikantal fold dediğimiz üst kapakta bulunan ve burun köküne uzanan cilt katlantısıdır. Bu cilt katlantısı bazen burun kökünden aşağı doğru inerek alt göz kapağı ile de bağlantı kurabilir. Bu katlantı özellikle iki kapağın iç tarafındaki birleşim yerinde kapak açısı görüntüsünün değişmesine ve aynı zamanda burun kökü genişliğine neden olur. Hatta bazen o kadar fazla olur ki yalancı şaşılık görüntüsüne dahi neden olabilir.
- Yine Asyalı insanlarda göz açıklığının uzunluğu ve genişliği Asyalı olmayanlara göre daha dar ve yuvarlak bir görüntü vermektedir.
Yukarıda saydığımız dört adet büyük farklılıkla beraber birçok ufak tefek değişikliklerde bireysel olarak görülebilir. Yine bu dört büyük farklılıkların ağırlığı da bireysel olarak farklılık gösterebilir. Bu nedenle bu bireylerde kapak estetiği (Blefaroplasti) ameliyatı yaparken dikkatli olmalı ve bu kişilerin nasıl bir kapak şekli istediğine önem verilmelidir.
Kapak estetiği (Blefaroplasti) yaparken dikkat edilmesi gerekenler
- Kaş-kapak ilişkisi; kaş düşüklüğü veya gevşekliği var mı? yok mu? Dikkat edilmeli. Yine kamufle edilmiş gizli göz kapağı düşüklüğü var mı? Dikkat edilmeli.
- Kapak cildinin kalınlığı, alttaki yağ paketleri ile olan ilişkisi.
- Kirpiklerin yapısı, yönü, kapağı çepeçevre saran orbikülaris denen kasın yapısı ve pozisyonu.
- Üst kapak çizgisinin (çukurluğun) seviyesi ve çizgiyi oluşturan yapıların birbiri ile olan bağlantıları.
- Göz kapakların uzunluğu, genişliği, kapakların iç ve dış açıları.
- Üst kapak katlantısının varlığı, uzunluğu, burun kökü ile olan ilişkisi, alt kapak ile olan ilişkisi.
- Göz yaşı kanal yapısı, kapak ile olan pozisyonu ve ilişkisi.
- Göz yaşı oluğu yapısı, alt kapak ile olan ilişkisi.
- Alt göz kapağı yağ paketlerinin varlığı, öne doğru sarkıklığı.
- Alt ve üst kapakta hemen kirpiklerin arkasında bulunan kalınlık ve şiş görünüm.
- Hem alt kapak hem de üst kapak serbest kenarlarının göz bebeği ile olan uzaklığı ve ilişkisi.
- Kapakların birbiri ile ve göz ile olan kontörü.
Bu hastalarda estetik göz kapağı ameliyatı yaparken yukarıda saydığımız tüm bu yapılar dikkatli bir şekilde gözden geçirilmeli ve değerlendirilmelidir. Unutulmaması gereken önemli bir noktada göz kapağımızın gözlerimizi koruyucu olan yönü olmasıdır. Yanlış bir tedavi gerçekten gözümüze kalıcı ve geri dönüşümsüz hasarlara neden olabilir.
Doç. Dr. S. Yekta Şendül