Güzel görünme ihtiyacı, insanlık tarihi ile eşdeğerdir. Günümüzde özellikle sosyal medyanın bu derece yaygınlaşması ile insanların kendilerini daha kusursuz görme ve gösterme arzuları deyim yerindeyse zirve yapmıştır. Geçmiş yıllarda daha çok kadınlar dış görünümüne önem verirken günümüzde erkekler de oldukça önem vermeye başlamıştır. Yüzümüz dış dünyaya açılan bir pencere gibidir. Başka insanlarla olan ilişkimizde, iletişimimizde yüzümüz, mimiklerimiz ve yüzümüzün ifadesi oldukça önemli. Özellikle göz ve çevresi oldukça dikkat çekicidir. Dolayısıyla göz ve çevresinde yaşla beraber olan değişimler insanları etkilemekte ve insanlar bu bölgelerde meydana gelen ve hoşuna gitmeyen değişiklikleri düzeltme ihtiyacını hissetmektedirler.
Bir göz hekimi olarak bu bölgelerde zaman içinde ne tür değişimler meydana gelebilir, yapılması gerekenler ve yapılan yanlışlar hakkında bilgilendirmelerde bulunmak istiyorum. Konular oldukça fazla ve geniş olduğu için bu konuya birkaç yazı ile devam etmek istiyorum. Bu yazımda sizlere üst göz kapağı estetiği ile ilgili kısa bilgiler vermek istiyorum.
Üst göz kapağı; anatomisi, fonksiyonu ve yaşla meydan gelen değişiklikler…
Üst göz kapağının anatomik yapısına baktığımızda sıra ile şu yapılar görülmektedir.
Cilt yapısı: Vücudumuzun en ince derisidir. Bu bölgede cilt altı yağ dokusu yoktur. Göz kapağı cildi hemen altında bulunan orbiküler kas olarak adlandırılan kas ile yapışık vaziyette devam etmektedir.
Kas yapısı: Göz kapaklarımızı çepeçevre saran ve orbiküler kas olarak adlandırılan bir kas mevcuttur. Bu kas, hemen üstünde bulunan cilt ile yapışık vaziyettedir. Orbiküler kas, göz kapağımızı kapatmaya yarayan bir kastır ve aynı zamanda bir mimik kasıdır. Gözümüzü gün içinde binlerce kez açıp kapattığımızı düşününce ne kadar hareketli bir kas olduğu daha iyi anlaşılacaktır. Orbiküler kasın bu hareketli yapısı üzerindeki cildi de hareket ettirdiğini düşününce bu bölgedeki cilt yapısının aynı oranda hareket halinde olduğunu anlaşılabilir. Böylece yaş ilerledikçe ciltte gevşemeler, elastikiyet kaybı ve kırışıklıklar kaçınılmaz olacaktır.
Septum: Orbiküler kasın hemen altında uzanan, göz kapağı etrafını çepeçevre saran bariyer görevini gören bir yapıdır.
Yağ Paketleri: Septum denilen zarın hemen altındaki boşlukta yer alan gözümüzü darbelere karşı koruyan yağ yastıkçıklarıdır. Üst göz kapağımızda içte ve ortada iki tane yağ paketi vardır. Septumun gevşemesiyle elastikiyet kaybı yaşanır ve yağ paketleri öne doğru sarkma yapar. Bu yağ paketlerinin sarkması göz kapağında torbalanmaya ve ödemli bir görünüme sebep olur.
Levator Kası: Bu kasın kapak fonksiyonu açısından oldukça önemli görevleri vardır. Fonksiyonel olarak en önemli görevi göz kapağını kaldıran kas olmasıdır. Yine anatomik olarak kapak yapısına ciddi katkıları vardır. Levator kası göz arkasından gelerek önde tars dediğimiz kapağın anatomik iskeletini oluşturan kıkırdaksı yapıya yapışır. Bu kas, kapağa yapışırken üç başlı aponeöroz dediğimiz liflerle yapışır. Bu liflerin bir başı tarsın hemen üst kısmına yapışırken, bir başı tarsın önüne, diğer başı da kapak cildine yapışır. Cilde yapışan lifler göz kapağımızın üstündeki katlantıyı yapar. Bu katlantı ile kapak serbest kenarı arasındaki mesafe kadınlarda 8-10 mm civarı iken erkeklerde biraz daha kısadır. Bu katlantının doğuştan veya sonradan silinmesi yalancı kapak düşüklüğüne ve pörtlek göz görünümüne sebep olur. Levator kasının doğuştan veya sonradan zayıflaması pitozis dediğimiz kapak düşüklüğüne neden olmaktadır. Kasın cilde giden liflerindeki kopma veya yapışma defektleri, yalancı kapak düşüklüğü dediğimiz aslında göz kapağı düşüklüğü olmayıp, kapak cildindeki katlantının silinmesine neden olur.
Kaşlar: Üst göz kapağının bittiği yerde kapağın hemen üzerinde kaşlarımız uzanmaktadır. Kaşlar kadınlarda hilal bir görünüm oluştururken erkeklerde daha düz bir seyir izler. Kaş cildi kapak cildine oranla oldukça kalın ve yine cilt altında yağ dokusu bulunmaktadır.
Dermatoşalazis nedir?
Yaşla birlikte yukarıda anatomik olarak bahsettiğim bütün dokularda gevşemeler, elastikiyet kaybı, tonus kaybı yaşanmaktadır. Yine çok fazla mimiklerini kullanan insanlarda zaman içinde sarkmalar, kırışıklıklar meydana gelir. Dermatoşalzis; kısaca göz kapağı cildinin gevşemesi, sarkmasıdır denilebilir.
Blefaroplasti nedir? Ameliyat öncesi nelere dikkat etmek gerekir?
Blefaroplasti; kısaca dermatoşalzisin estetik bir ameliyat ile düzeltilmesidir. Ameliyat öncesi dikkat edilmesi gereken oldukça önemli noktalar var. Şimdi bu noktalardan biraz bahsedelim.
-
- Her göz kapağı düşüklüğü dermatoşalazis değildir. Mutlaka göz kapağı kaldıran kasa dikkat etmek gerekir. Bu kasın fonksiyonunda meydana gelen değişiklikler varsa, kapak estetiği yapılsa dahi iyi bir sonuç elde edilmez.
- Dermatoşalazis her zaman tek başına meydana gelmeyebilir. Burada dikkat edilmesi gereken önemli yapılardan birisi de kaş düşüklüğüdür. Eğer kaş düşüklüğü varsa, blefaroplasti ameliyatı yapılsa dahi istenen etkili bir sonuç elde edilemeyebilir. Hatta durumu daha da kötüleştirme ihtimali de var. Çünkü blefaroplasti ameliyatı ile kapaktan alınan fazla cilt, kaş ile kapak serbest kenarı arasındaki mesafeyi daha da kısaltabilir.
- Üst göz kapağında olan katlantının olamaması veya iki göz arasında katlantı asimetrisi düzeltilmezse yine istenen sonucu elde edilemeyebilir. Yukarıda ayrıntılı bir şekilde göz kapağı katlantısının anatomik yapısından bahsetmiştim. Sadece blefaroplasti yapılırsa katlantı asimetrisi giderilemez.
- Üst göz kapağında mevcut olan yağ paketlerinin pozisyonu, sarkma düzeyi de göz önünde bulundurulması gereken önemli bir noktadır. Ameliyat ile çok fazla alınması üst göz kapağında çukurlaşmaya neden olabilir.
Göz kapağı ameliyatı kararı vermeden önce bir göz hekimine muayene olmanız ve bahsedilen tüm bu noktaların değerlendirilmesi oldukça önem arz etmektedir. Unutulmamalı ki göz kapağının birçok önemli görevi vardır. En önemlisi de göz gibi önemli bir organımızı adeta bir yorgan gibi sarması ve dış dünyadan gelecek zararlı etkenlere karşı gözümüzü savunmasıdır.
Sonuç olarak daha güzel ve freş bir bakışı hepimiz isteriz ve ihtiyacı olan hastalarımıza da bunu öneriyoruz. Fakat göz kapağı gibi sürekli hareket halinde olan bir yapının fonksiyonunu bozmamak kaydıyla.
Göz estetiği ile ilgili yazılacak ve anlatılacak çok şey var ve sonraki yazılarımda onlara da değineceğim. “Önce güzel görün ve sonra tabi ki güzel görünün” diyerek bu yazımı burada noktalıyorum. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere.
Doç. Dr. S. Yekta Şendül